“Karanın akla yer değiştirdiği, durağanlığın içinde hareketin zarafeti, derinlik ve sırlar… Sarışın kadın bu sırları aralamak için geldiği Mevlevihane’de gözleri beyaz tennurelerin uçuşan eteklerine, yeri ve göğü aralayan semazenlerin elleri arasından kayıp onların kapalı gözlerine takılıyordu. Bu yüzlerden biri daha genç, daha masum ancak daha derindi. Dünya’yı, kâinatı, insanı çözdüğünü zannettiren tılsım, ayinle izleyenlere görünüp tene değen bahar esintisi gibi hissedilip kayboluyordu.”
“İnsanın elinden pek çok şey, hatta her şeyi alınabilirdi; sadece insanın anılarına kimse dokunamazdı. Artık biliyordu ki anıları ve hayatıyla ilgili bildiği ne varsa görünmez bir el tarafından yazı tahtasından silinir gibi her an yok olabilirdi.”
Günay Uysal, Unutmabeni Mavisi’ndeki yirmi üç hikâyesinin her biriyle hayattan farklı bir kesit, farklı bir insan karakteri sunarak bizi çeşitli duyguların içinde yolculuğa çıkarıyor. Bazen bir hüzün, bazen bir neşe, bazen bir sevda içinde gönlümüze dokunarak insanlara yeni bir gözle bakmamızı sağlıyor. Duyguların sesini duyuyor, kokusunu alıyor ve renkleriyle başka dünyalara dâhil oluyoruz.
“İnsanın elinden pek çok şey, hatta her şeyi alınabilirdi; sadece insanın anılarına kimse dokunamazdı. Artık biliyordu ki anıları ve hayatıyla ilgili bildiği ne varsa görünmez bir el tarafından yazı tahtasından silinir gibi her an yok olabilirdi.”
Günay Uysal, Unutmabeni Mavisi’ndeki yirmi üç hikâyesinin her biriyle hayattan farklı bir kesit, farklı bir insan karakteri sunarak bizi çeşitli duyguların içinde yolculuğa çıkarıyor. Bazen bir hüzün, bazen bir neşe, bazen bir sevda içinde gönlümüze dokunarak insanlara yeni bir gözle bakmamızı sağlıyor. Duyguların sesini duyuyor, kokusunu alıyor ve renkleriyle başka dünyalara dâhil oluyoruz.
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!